Neden Fotoğraf Çekiyorum?

Gökhan Korkmazgil
“Sizce neden fotoğraf çeker insan, daha da önemlisi neden paylaşır ya da sergiler karelerini? Neden fotoğraf çekiyoruz? Neden fotoğraflarımızı sergiliyor ya da fotoğraf sitelerinde paylaşıyoruz?”
Çok uzun zamandan beri fotoğraf çeken birisi olarak böyle sorularla karşılaşınca bocalıyor insan. Sonra üzerinde düşününce, birçok yanıt zihnimin farklı köşelerinde beliriyor. Ama, hepsinden daha kalın harflerle tek bir yanıt öne geçiyor: Fotoğraf çekmemek elimde değil ki! Fotoğrafın, yaşamımda önemli bir yer tutuyor olduğu gerçeğinden öte, yaşamıma hükmediyor olduğunu belirtmeliyim. Sabah çalar saatim beni uyandırdığında, şarjımın dolduğunu bildiren uyarı sesini duyuyorum. Çekim için hazırım artık. Kahvaltıda küçük kızım kızarmış ekmeğinin kenarlarını kesmemi istediğinde ben o ekmek dilimini yeniden çerçeveliyorum, “crop” luyorum yani. Arabamın direksiyonunda, önümde uzanan yola bakarken derinlik hissi algılıyor, sokak lambası direklerinde perspektifi görüyorum. Yola atlayan sabırsız bir yayayı, kadraja giren gereksiz bir öğe olarak kabul ediyor, “kadraj” dışına çıkmasınıbekliyor, sonra yola devam ediyorum. Öğleden sonra işyerimde pencere perdelerini, iç ortamın “doğru pozlanma değerine ulaşması” için aralayarak odaya giren ışığı artırıyorum. Ve akşam eve döndüğümde, bana kapıyı açan karımın, kapı pervazındaki “kadrajda” ne kadar güzel durduğunu fark ediyorum.
Fotoğraf, bir dil aslında.
Fotoğraf, duygu ve düşüncelerimi iletmek için kullandığım bir araç.
Yani, fotoğraf çekiyorsam iletmek istediğim bir içerik var ortada. Paylaşma isteği, hatta gereksinimi de buradan doğuyor.
Bir dönem, fotoğraf sitelerinde yoğun fotoğraf paylaşımı içindeydim. Yaklaşık dört seneden bu yana proje bazında fotoğraf çekiyorum. Yani, fotoğrafın nasıl işlevsellik kazanacağı daha çekim aşamasında belli. Çektiğim fotoğraflarla ortaya çıkardığım “iş”ler paylaşma, başkalarına gösterme gereksinimimi gidermiş oluyor.
İnsan bence kendisini ifade etmek için fotoğraf çeker. Aynı nedenle de bunu paylaşır.
Gökhan Korkmazgil
“Sizce neden fotoğraf çeker insan, daha da önemlisi neden paylaşır ya da sergiler karelerini? Neden fotoğraf çekiyoruz? Neden fotoğraflarımızı sergiliyor ya da fotoğraf sitelerinde paylaşıyoruz?”
Çok uzun zamandan beri fotoğraf çeken birisi olarak böyle sorularla karşılaşınca bocalıyor insan. Sonra üzerinde düşününce, birçok yanıt zihnimin farklı köşelerinde beliriyor. Ama, hepsinden daha kalın harflerle tek bir yanıt öne geçiyor: Fotoğraf çekmemek elimde değil ki! Fotoğrafın, yaşamımda önemli bir yer tutuyor olduğu gerçeğinden öte, yaşamıma hükmediyor olduğunu belirtmeliyim. Sabah çalar saatim beni uyandırdığında, şarjımın dolduğunu bildiren uyarı sesini duyuyorum. Çekim için hazırım artık. Kahvaltıda küçük kızım kızarmış ekmeğinin kenarlarını kesmemi istediğinde ben o ekmek dilimini yeniden çerçeveliyorum, “crop” luyorum yani. Arabamın direksiyonunda, önümde uzanan yola bakarken derinlik hissi algılıyor, sokak lambası direklerinde perspektifi görüyorum. Yola atlayan sabırsız bir yayayı, kadraja giren gereksiz bir öğe olarak kabul ediyor, “kadraj” dışına çıkmasınıbekliyor, sonra yola devam ediyorum. Öğleden sonra işyerimde pencere perdelerini, iç ortamın “doğru pozlanma değerine ulaşması” için aralayarak odaya giren ışığı artırıyorum. Ve akşam eve döndüğümde, bana kapıyı açan karımın, kapı pervazındaki “kadrajda” ne kadar güzel durduğunu fark ediyorum.
Fotoğraf, bir dil aslında.
Fotoğraf, duygu ve düşüncelerimi iletmek için kullandığım bir araç.
Yani, fotoğraf çekiyorsam iletmek istediğim bir içerik var ortada. Paylaşma isteği, hatta gereksinimi de buradan doğuyor.
Bir dönem, fotoğraf sitelerinde yoğun fotoğraf paylaşımı içindeydim. Yaklaşık dört seneden bu yana proje bazında fotoğraf çekiyorum. Yani, fotoğrafın nasıl işlevsellik kazanacağı daha çekim aşamasında belli. Çektiğim fotoğraflarla ortaya çıkardığım “iş”ler paylaşma, başkalarına gösterme gereksinimimi gidermiş oluyor.
İnsan bence kendisini ifade etmek için fotoğraf çeker. Aynı nedenle de bunu paylaşır.
Gökhan Korkmazgil